Gecen hafta dogum günü olan arkadasim S. cumartesi aksami saat sekiz de beni ve bir cok arkadasimizi gecmis dogum gününü kutlamak icin evine cagirdi. Ayrica Halloween geldigi icin davetiyenin üzerine kostümlenip gelin yazmisti. Aldi beni bir telas. Böyle seyleri cok sevmem ama internetten kendime bir cadi kostümü ismarladim. Elbisem siyahdi. Sapkam cadi sapkasiydi. Birazcik süslenip kirmizi ruj sürdüm oldum sana tam bir cadi. Eve vardigimizda evin icinden neon isiklar sokaga yansiyordu. Arkadasim evini tam bir korku mahzeni haline getirmis. Her yere tüller sermis. Iskeletler koymus. 3 katli olan evinde her katta ayri bir tasarim yapip gelen misafirlerin hangi katta eglenmek istediklerini secenek olarak onlara birakmisti. Alt kattan sesli sesli müzik caliyordu. Bir ara indik korkutucu sesler. Iskeletler vardi. Yesillere bürünmüs fotografim da orada cekildi.
Üst katta bulunan banyoda lavaboya buzlu sular hazirlamisti. Icecekler soguk kalsin diye lavabonun icine yerlestirmisti. Ne icmek istersek üst kata cikip banyoda ki lavabodan aldik. Diger bir kac kiz arkadasimiz da bize kokteyller hazirladi.
Her yer karanlik oldugu icin ve neon isiklar ile süslendigi icin iceceklerimiz ellerimizde cok hos durdu.
30 Ekim 2016
28 Ekim 2016
Weil ich dich liebe
Daha önce hiç okumadığım yabanci erkek yazar olarak Guillaume Musso'yu seçtim. Bu kitabın Türkçe çevirisi Çünkü Seni Seviyorum adı altında çıkmış.
Kitabi çok sevdim. İki günde okuyup bitirmem buna bir kanit.
Hikayesi ise şöyle: Acilar içinde geçen çocukluğundan kurtulup taninan bir psikolog olan Marc'in kizi Layla kaybolmustur. Layla'nin kaybolmasi bes yılı geçmiş ve Marc kızının öldügüne inanmak istemez. Metro altlarinda evsiz barksizlar gibi yaşayıp karisindan uzaklasir ve alkol bagimlisi olur.
Aniden kizi Layla'nin bulunması Marc ve kitabin kahramanlari Alyson ve Evie'nin hayatini değiştirir. Hepsinin bir şekilde ortak bir noktası vardir ve bir uçak seyahatinde bir araya gelirler.
Kitapta geçmiş yıllara dönüşler çok. Çok sevdiğim bir şeydir bu ve kitabi bu yüzdenden de sevdim.
Tavsiyemdir.
26 Ekim 2016
Hamm Gezisi - Son Bölüm
Bölüm 3
Hamm gezimizin son günü sabah saat sekizde kaldigimiz otelde yine bir kahvalti ile basladi. Kahvaltinin ardindan bavullarimizi arabalarimiza indirip otelden cikisimizi yaptik. Otelin yaninda bulunan kilisede gezimiz vardi ve bu gezi saat on ikideydi. Yani 3 saat vaktimiz vardi.
Biz de Hamm carsisina inmeye karar verdik.
Hamm sehrinin sembölü bir Fil. Neden fil oldugunu kisaca anlatacagim.
Hamm sehrinde kömür yikama fabrikasi bulunuyormus. Hang yilda oldugunu bilmiyorum ama bu kömür yikama fabrikasi kapaninca bu farbikanin binasina büyük bir fil burnu ve fil gözleri eklemisler. Böylece bina uzaktan bakinca bir fil'i andiriyor. Hamm'da bulunan Maximilianpark'inda bulunan bu binayi yakindan görmek isterseniz eger muhakkak Maximilianpark'ina giris yapmaniz gerekiyor. Bu parkta hayvanlar ve yesil alanlar var. Cocuklar icin güzel bir park olduguu düsünüyorum.
Giris ücreti 4,50€. Üniversite ögrencileri icin 3€. Biz parka girmedik ama uzaktan da gidip fil'e bakmayi ihmal etmedik. Fil'in fotografini cekmeye calistim fakat cok uzak kaldigim icin belli olmuyor. Bu yüzden buraya Google'den aldigim bir fotografi ekliyorum.
Bu bina sayesinde Hamm sehrinin sembölü bir fildir. Snapchat kullanlar bu sehirde fotograf cektikleri taktirde fil filtresine bile ulasacaklardir :)
Fili gördükten sonra carsiya indik. Carsida da bir sürü Fil vardi ama bu binadan daha güzellerdi.
Hamm carsisinda dolasirken Hamm tren gari 800 metre diye bir levha görünce tren garina dogru yürümeye karar verdik. Cünkü Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin en büyük tren garinin Hamm sehrinde ki gar oldugunu biliyorduk.
Tren garina yaklastikca yesillikler, yollar cok güzel. Ve karsinizda cok güzel mimarisi ile Hamm tren gari.
Ayrica tren garina girince harika bir giris bekliyor sizi. Burayi da cekmek isterdim fakat insanlar coktu ve fotografin güzel cikmayacagini düsündügüm icin cekmedim. Yine size gösterebilmek icin netten bir fotograf ekliyorum.
Üste gördügünüz giristen ileriye devam ettikten sonra peronlara giden merdivenlere ulasiyorsunuz. Uzun bir koridor ve koridorun sagindan ve solundan peronlara cikan merdivenler. Binanin dis mimarisi ve girisi ne kadar sasali ve harikaysa perona giden koridor da o kadar yalin.
Solda ki fotografta bilet makinasini görüyorsunuz. Makina kendini resetlemis ve tekrar acilmak üzereydi. Grupta ben ve bir baska arkadasim bilgisayar mühendisi oldugumuz icin ilgimizi cekti ve bilet makinasinin basina durduk.
Windows XP ile calisiyor makinalar. "Windows XP mi kaldi ya?" deyip makinanin basindan ayrildik.
Evet efendim Hamm gezimiz burada noktalaniyor. Arabalarimiza bindik ve o gün yagan yagmur sayesinde 4 saat sonra evlerimize vardik. Güzel bir geziydi. Bu geziyi bana hediye eden arkadaslarima tesekkür ediyorum.
Son.
Hamm gezimizin son günü sabah saat sekizde kaldigimiz otelde yine bir kahvalti ile basladi. Kahvaltinin ardindan bavullarimizi arabalarimiza indirip otelden cikisimizi yaptik. Otelin yaninda bulunan kilisede gezimiz vardi ve bu gezi saat on ikideydi. Yani 3 saat vaktimiz vardi.
Biz de Hamm carsisina inmeye karar verdik.
Hamm sehrinin sembölü bir Fil. Neden fil oldugunu kisaca anlatacagim.
Hamm sehrinde kömür yikama fabrikasi bulunuyormus. Hang yilda oldugunu bilmiyorum ama bu kömür yikama fabrikasi kapaninca bu farbikanin binasina büyük bir fil burnu ve fil gözleri eklemisler. Böylece bina uzaktan bakinca bir fil'i andiriyor. Hamm'da bulunan Maximilianpark'inda bulunan bu binayi yakindan görmek isterseniz eger muhakkak Maximilianpark'ina giris yapmaniz gerekiyor. Bu parkta hayvanlar ve yesil alanlar var. Cocuklar icin güzel bir park olduguu düsünüyorum.
Giris ücreti 4,50€. Üniversite ögrencileri icin 3€. Biz parka girmedik ama uzaktan da gidip fil'e bakmayi ihmal etmedik. Fil'in fotografini cekmeye calistim fakat cok uzak kaldigim icin belli olmuyor. Bu yüzden buraya Google'den aldigim bir fotografi ekliyorum.
Bu fotograf alintidir |
Bu bina sayesinde Hamm sehrinin sembölü bir fildir. Snapchat kullanlar bu sehirde fotograf cektikleri taktirde fil filtresine bile ulasacaklardir :)
Fili gördükten sonra carsiya indik. Carsida da bir sürü Fil vardi ama bu binadan daha güzellerdi.
Hamm carsisinda dolasirken Hamm tren gari 800 metre diye bir levha görünce tren garina dogru yürümeye karar verdik. Cünkü Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin en büyük tren garinin Hamm sehrinde ki gar oldugunu biliyorduk.
Tren garina yaklastikca yesillikler, yollar cok güzel. Ve karsinizda cok güzel mimarisi ile Hamm tren gari.
Ayrica tren garina girince harika bir giris bekliyor sizi. Burayi da cekmek isterdim fakat insanlar coktu ve fotografin güzel cikmayacagini düsündügüm icin cekmedim. Yine size gösterebilmek icin netten bir fotograf ekliyorum.
Bu fotograf alintidir |
Üste gördügünüz giristen ileriye devam ettikten sonra peronlara giden merdivenlere ulasiyorsunuz. Uzun bir koridor ve koridorun sagindan ve solundan peronlara cikan merdivenler. Binanin dis mimarisi ve girisi ne kadar sasali ve harikaysa perona giden koridor da o kadar yalin.
Solda ki fotografta bilet makinasini görüyorsunuz. Makina kendini resetlemis ve tekrar acilmak üzereydi. Grupta ben ve bir baska arkadasim bilgisayar mühendisi oldugumuz icin ilgimizi cekti ve bilet makinasinin basina durduk.
Windows XP ile calisiyor makinalar. "Windows XP mi kaldi ya?" deyip makinanin basindan ayrildik.
Evet efendim Hamm gezimiz burada noktalaniyor. Arabalarimiza bindik ve o gün yagan yagmur sayesinde 4 saat sonra evlerimize vardik. Güzel bir geziydi. Bu geziyi bana hediye eden arkadaslarima tesekkür ediyorum.
Son.
Hamm Gezisi - Bölüm 3
Bölüm 2
Welver sehrinde Heimathaus müzesini gezdikten sonra arabalarimiza binip Soest sehrine gectik. Öglen saat bir de Im Wilden Mann lokantasinda rezervasyonumuz vardi.
Ortadaki bina Im Wilden Mann. Bu bina üst katlarinda icinde otel odalari da barindirdigi icin icerisi de disarisi da baya doluydu. Öglen yemegimizi yedikten sonra Soest sehrinde biraz dolasmaya basladik.
Su an aklima kalmadi ama Soest sehrinin en büyük kilisesine girdik yemekten sonra. Kilisede harika bir atmosfer vardi. Ayrica kilisenin renkli camlarinin her birinde farkli potreler islenmisti.
Kilisede en cok bu resmin basinda kaldim. Sizi bilmiyorum ama bana cok farkli derecede bir huzur verdi. Cep telefonum ile fotografini cektim. Sonra ciktisini alir odama asarim diye düsündüm. Kilisenin kapisindan cikarken sol tarafda kartpostallarin satildigi bölümün pazar olmasina ragmen acik oldugunu fark ettim. Bir baktim ki kilisede asili tüm resimlerin kartpostallarini satiyorlar. Böylece bu resmin 3 kartpostalini aldim. Biri kendim icin. Biri kartpostal toplayan bir arkadasim icin digerini ise bir gün denk gelir ve birine gönderirim diye. Belki bir noel tebrigi, belki baska bir sey. Simdilik bilemiyorum.
Kiliseden ciktiktan sonra gruplar üce dagildi. Kimileri Soest sehrinde kalip bir kafede kahve icmek istiyordu. Kimisi bir kac kilise daha gezmek istiyordu. Benim dahil oldugum grup ise Möhnetalsperre'ye gidecekti.
Möhnetalsperre Soest sehrinde bulunan Möhne gölünün bulundu yere deniliyor. Büyük bir göl olan Möhne o kadar büyük ki, bir cok spor türü yapiliyor. Kayak yapanlar var, göl kenarinda yüzenler var. Ayrica gölden gecip baska yerlere mal tasiyan gemiler bile var.
Möhnetalsperre'nin önünde bulunan park yerine arabalarimizi biraktiktan sonra park yerinden yukariya cikan merdivenleri kullandik. Merdivenlerin solunda direk gölün yanina iniliyor. Ilk önce oraya bir indik. Sonra yukariya cikip gölün üzerine uzanan büyük bir tas köprüyü gecerek gölün diger tarafina gectik.
Tas köprüyü gidip geri döndükten sonra gölün sol yaninda bulunan Cafe Solo (soldaki fotograf)'da oturup o günün 17 derece olmasinin keyfini cikardik. Kahve ve pasta saati yaptik ve aksam saat alti da arabaya binip otelimize dönüp saat yedi de aksam yemegimizi yedik.
Böylece pazar gününü de yazmis oldum. Pazartesi günü sabah kahvalti ettikten sonra Hamm carsisina indik. Onu da bir sonra ki yazimda yazacagim.
Devam edecek ...
Welver sehrinde Heimathaus müzesini gezdikten sonra arabalarimiza binip Soest sehrine gectik. Öglen saat bir de Im Wilden Mann lokantasinda rezervasyonumuz vardi.
Ortadaki bina Im Wilden Mann. Bu bina üst katlarinda icinde otel odalari da barindirdigi icin icerisi de disarisi da baya doluydu. Öglen yemegimizi yedikten sonra Soest sehrinde biraz dolasmaya basladik.
Su an aklima kalmadi ama Soest sehrinin en büyük kilisesine girdik yemekten sonra. Kilisede harika bir atmosfer vardi. Ayrica kilisenin renkli camlarinin her birinde farkli potreler islenmisti.
Kilisede en cok bu resmin basinda kaldim. Sizi bilmiyorum ama bana cok farkli derecede bir huzur verdi. Cep telefonum ile fotografini cektim. Sonra ciktisini alir odama asarim diye düsündüm. Kilisenin kapisindan cikarken sol tarafda kartpostallarin satildigi bölümün pazar olmasina ragmen acik oldugunu fark ettim. Bir baktim ki kilisede asili tüm resimlerin kartpostallarini satiyorlar. Böylece bu resmin 3 kartpostalini aldim. Biri kendim icin. Biri kartpostal toplayan bir arkadasim icin digerini ise bir gün denk gelir ve birine gönderirim diye. Belki bir noel tebrigi, belki baska bir sey. Simdilik bilemiyorum.
Kiliseden ciktiktan sonra gruplar üce dagildi. Kimileri Soest sehrinde kalip bir kafede kahve icmek istiyordu. Kimisi bir kac kilise daha gezmek istiyordu. Benim dahil oldugum grup ise Möhnetalsperre'ye gidecekti.
Möhnetalsperre Soest sehrinde bulunan Möhne gölünün bulundu yere deniliyor. Büyük bir göl olan Möhne o kadar büyük ki, bir cok spor türü yapiliyor. Kayak yapanlar var, göl kenarinda yüzenler var. Ayrica gölden gecip baska yerlere mal tasiyan gemiler bile var.
Möhnetalsperre'nin önünde bulunan park yerine arabalarimizi biraktiktan sonra park yerinden yukariya cikan merdivenleri kullandik. Merdivenlerin solunda direk gölün yanina iniliyor. Ilk önce oraya bir indik. Sonra yukariya cikip gölün üzerine uzanan büyük bir tas köprüyü gecerek gölün diger tarafina gectik.
Her yerde oldugu gibi burada da asiklar yine kilitler takmislar |
Tas köprüyü gidip geri döndükten sonra gölün sol yaninda bulunan Cafe Solo (soldaki fotograf)'da oturup o günün 17 derece olmasinin keyfini cikardik. Kahve ve pasta saati yaptik ve aksam saat alti da arabaya binip otelimize dönüp saat yedi de aksam yemegimizi yedik.
Böylece pazar gününü de yazmis oldum. Pazartesi günü sabah kahvalti ettikten sonra Hamm carsisina indik. Onu da bir sonra ki yazimda yazacagim.
Devam edecek ...
1453
"Tozkoparan Iskender."
"Sultanimiz emir buyursunlar."
"Bir ademin akilli oldugunu nereden anlarsin?"
"Konusmasindan anlarim sultanim."
"Ya o adam konuzmasza?"
"O kadar akilli bir Âdemoglunu yaratmamistir ulu Rabb'imiz sultanim."
S. 56
baslik yok sanki
Bazi insanlara degerinden fazla deger verince kendilerini bir halt zannediyorlar.
Sinirleniyorsunuz ondan sonra. Verdiginiz degere, düsündügünüz saatlere. Bir daha güvenmeyecegim insanlara, sevmeyecegim bu kadar cabuk, bu kadar cabuk arkadas hatta dost görmeyecegim diyorsunuz kendi kendinize.
Sonra dönüp diyorum ki kendi kendime, sen neden degiseceksin? Iyi niyetli olmaktan, arkadas dost canlisi olmaktan neden vazgececeksin? Benligini neden yitireceksin?
Evet degismiyorum. Seviyorum insanalari. Nefret duygusunu tanimiyorum. Ama unutmuyorum da.
Yapilanlari, hissettirdiklerini.
Sinirleniyorsunuz ondan sonra. Verdiginiz degere, düsündügünüz saatlere. Bir daha güvenmeyecegim insanlara, sevmeyecegim bu kadar cabuk, bu kadar cabuk arkadas hatta dost görmeyecegim diyorsunuz kendi kendinize.
Sonra dönüp diyorum ki kendi kendime, sen neden degiseceksin? Iyi niyetli olmaktan, arkadas dost canlisi olmaktan neden vazgececeksin? Benligini neden yitireceksin?
Evet degismiyorum. Seviyorum insanalari. Nefret duygusunu tanimiyorum. Ama unutmuyorum da.
Yapilanlari, hissettirdiklerini.
23 Ekim 2016
Hamm Gezisi - Bölüm 2
Birinci Bölüm
Hamm gezimizin ikinci günü otelde harika bir kahvalti ile basladi.
Kahvaltimizi ettikten sonra Hamm sehrineyakin Welver sehrine gectik. Welver sehrinde Heimathaus müzesini ziyaret ettik. Günlerden pazar oldugu halde bizim icin özellikle müzeyi actilar. Cünkü bu müze ayda bir kere bir pazar günü kapilarini aciyormus ve bu pazar bizim gittigimiz pazar degildi.
Heimathaus 1920 yilindan sonra orada yasayan halkin hayatini tamami ile gözler önüne süren bir müze. O zamanlar insanlar nasil kiyafet yapmis. Nasil bal yapmis. Nasil kiyafetler giyermis. Mutfaklari nasilmis. Ayrica suya gidip camasir nasil yikarlarmis. El camasir makineleri nasil kullanilirmis vesaire. Her seyi gözler önüne sürüyor. Yan binada olan yetimhanede yasayan cocuklarin da vakti zamaninda bu müzede bulunan okul bölümünde ögrenim gördüklerini ögrendik. Bir cok seyi elleyebildik. Okul siralarina oturup sadece siyah beyaz filmlerden tanidigimiz daracik okul siralarin deneyimini yaptik. Ben Heimathaus müzesini cok sevdim. Simdi orada cektigim fotograflarin bir kacini buraya ekleyecegim.
Ben bu müzeyi cok sevdim. Devam edecek ...
Hamm gezimizin ikinci günü otelde harika bir kahvalti ile basladi.
Kahvaltimizi ettikten sonra Hamm sehrineyakin Welver sehrine gectik. Welver sehrinde Heimathaus müzesini ziyaret ettik. Günlerden pazar oldugu halde bizim icin özellikle müzeyi actilar. Cünkü bu müze ayda bir kere bir pazar günü kapilarini aciyormus ve bu pazar bizim gittigimiz pazar degildi.
Heimathaus 1920 yilindan sonra orada yasayan halkin hayatini tamami ile gözler önüne süren bir müze. O zamanlar insanlar nasil kiyafet yapmis. Nasil bal yapmis. Nasil kiyafetler giyermis. Mutfaklari nasilmis. Ayrica suya gidip camasir nasil yikarlarmis. El camasir makineleri nasil kullanilirmis vesaire. Her seyi gözler önüne sürüyor. Yan binada olan yetimhanede yasayan cocuklarin da vakti zamaninda bu müzede bulunan okul bölümünde ögrenim gördüklerini ögrendik. Bir cok seyi elleyebildik. Okul siralarina oturup sadece siyah beyaz filmlerden tanidigimiz daracik okul siralarin deneyimini yaptik. Ben Heimathaus müzesini cok sevdim. Simdi orada cektigim fotograflarin bir kacini buraya ekleyecegim.
Ari Kovani |
Camasir Makinasi |
Ben bu müzeyi cok sevdim. Devam edecek ...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)