31 Mayıs 2012

Seni ne mutlu eder?

Doğumgünümü geçirdiğim geçen haftada bana hediye arayışına giren arkadaşlarımdan gelmişti bu soru.
Seni be mutlu eder?
Bende düşünmeye başladım. Beni ne mutlu eder?
Maddede gözüm yok. Bu güne kadar bana alınan tüm hediyeleri sakladım.
Alınan kitapları okudum.
Hediye edilen takıları hâlâ takıyorum.
Parfüm şişelerini sakladım. O kadar çok beğendiğim kokular oldu ki, bittikten sonra gidip tekrar aldım.
Hediye edilen fincanlarda kahvemi yudumlarken alan arkadaşlarımı hatırlayıp gülümsüyorum. "Burada olsa birlikte içerdik" diyorum kendi kendime.

Ama asıl beni mutlu eden şey hatırlanmak. Bana hediye almak için uğrasan arkadaşlara şunu söylemek istiyorum: "Bana ne alacağınızı düşündüğünüz dakikalarda beni hatırlamanız" beni mutlu eder.

HATIRLANMAK GÜZEL.

31. Mayıs 2012 | Ahu Kader

29 Mayıs 2012

"Oğlum bak git"

Su „Oğlum bak git“ davasına birde benim gözümle bakmak isteyenler buyurun.
Geçen gün televizyonda bir magazin programında enine boyuna bin kere videoyu seyrettikten sonra yine başımı sağa sola sallayıp yetişen gençliğe şaşırdım.
Ne kadar terbiyesiz bir çocuk. Video çeksinler diyemi, yada su an olduğu gibi internette meşhur olsunlar diye mi yaptılar bilemiyorum ama, elinde süpürgesi ile dolanan kıyafetinden de anlaşıldığı üzere belediye de çalışan adama sözlü olarak saldırıyorlar, ve istedikleri oldu ne yazıkki yani internette meşhur oldular. Günlerdir herkes „oğlum bak git“ diyor ve çocuğu koruyor. Evet belki kafasına 12 dikiş atılmış ama kimsede demiyor ki saygısız velet, adamın üstüne üstüne gidiyor. Ettiği kelimeler de boyundan büyük. „Hadi gel, vur, yemiyor mu“ ve bunun gibi daha nice cümleler.
Adamın dediği ise sadece „Oğlum bak git.“ Herkesin diline pelesenk olan meşhur cümle.
Ben burada yine çocuğun açısından bakamıyorum ne yazık ki. Üzülüyorum yetişen gençliğe ve ailelerin boşuna verdiği emeklere. Kimse kusura bakmasın.
Terbiyesiz veletin teki işte. Adamı resmen çileden çıkardı.


Amcanın eline sağlık ohhh.

29 Mayıs 2012 | Ahu Kader

25 Mayıs 2012

Kalıbınıza tüküreyim sizin

Ne kadar iğrenç bir millet olduk. Kendi kapımızın önündeki pislikleri toplamadan başkasının pisliğini konuşur olduk. En önemlisi de başka insanların Allahtan gelen kusurları ile dalga geçer olduk.

Bir kaç gündür twitterde ve Facebookta paylaşılan ve dalga geçmek için kullanılan Hayko Cepkin fotoğrafından sonra bu yazıyı yazma ihtiyacı duydum.

Evet sağ gözü sol gözünden aşağıda olabilir. Belki bir kaza yada hastalık geçirmiş olabilir, nedenini bilmiyorum benide ilgilendirmiyor zaten.
Ama kimse sana, evet evet sana Tanrının yarattığı ile dalga geçme hakkını vermez.
Sen kimsinde Allahın uygun gördüğünü hor görüyor, hor gördüğün yetmiyormuş gibi birde dalga geçme hükmünü kendinde buluyorsun be şapşal.

Dindar gençlik yetiştireceklermiş. Ben böyle gençliğin, ben böyle kendini unutmuş, dinini bilmeyen, her gördüğü ile dalga geçmeyi sanat sayan …
Sadece gençliğin değil, bu resimi paylaşıp dalga geçenlerin hepsinin kalıbına tüküreyim.
Çok sinirlendim gerçekten çok.

Dipnot: Yaradılanı sev yaradandan ötürü. Kendini sevemeyen başkasını sevemez. Ve bunun gibi bir sürü cümle insanlığınızı hatırlatır size belki.

 Dipdipnot: Bu arada Allah varken Tanrı kelimesini neden kullanıyorsun diyenlerede cevabım: Tanrı türkçedir ve Allah demektir. Uğraştırmayın beni kardeşim.

25 Mayıs 2012 | Ahu Kader

22 Mayıs 2012

Söylesene dede

Söyle dede nasıl oralar? Orada gerçekten Hakkı’nın hakkı Hakkı’ya veriliyormu, yoksa yine cefamı çekiyor sakin kullar.
Cennetin bağlarında da domates yetisiyormu dede? Tadı benziyormu bizim bağdakine?
Koparıp dalından verirdin ya hani küçücük ellerime, ben gelince yine domates yiyecekmiyiz dede?


Söylesene dede, gerçekten birleşiyormu dostlar?
Sevmediklerinde yine burnunun dibinde bitiyormu? :)
Çayını demliyor, sigaranı yakıyor sofaya oturuyormusun oradada?
Türküler söylüyormusun yine?
Kimler eşlik ediyor o yanık sesine?
Demem o ki dede, seni çok özledim.
Kütür kütür domatesleri ye benim yerime …

2. Mayıs 2012 | Ahu Kader 

19 Mayıs 2012

Atam izindeyiz

Ne güzel bir 19 Mayıs geçiriyorsun degilmi ülkem. Herkes kendi başına. Sokaklarda kutlayanlar. Stadyumlarda faaliyet yok, sakin sessiz ortalık. Bayrakları elimize aldık düşdük yollara ama anıtlara çelenk koymayı bile yasakladı valilikler.
Spor Bakanı hariç kimse bugün atanın huzuruna çıkmadı hükümet adamlarından. Ayy ne güzel bir 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı geçiriyorsun ülkem. Harika!! Ayakta alkışlıyorum bu günü bu hale getirenleri. Önümüzdeki ulusal bayramaları da bu hale sokacaklar, kimse bilmeyecek bu bayramların bir zaman ne anlama geldiğini.
Bu bayramları bize bağışlamak için cephede savaşan şehitlerin kemikleri sızlayacak mezarlarında.
Ayakta alkışlıyorum ülkem seni!!!

Dipnot: Atam izindeyiz. Hemde nasıl. 5 yıldızlı bir oteldeyiz denize nazır.

Bayramlar, TRT ve diğerleri

Yurt dışında büyüyen gençler, yani Cumhuriyet sevdalısı olan gençler Ulusal Bayramlarda sabah erkenden kalkar, okula gitmeden yada işe gitmeden önce büyük bir zevkle TRT'yi açarlardı.
Türk bayraklarını sallanırken görmek, TRT spikerlerinin buğulu seslerinden tarihi dinlemek insanı çok mutlu ederdi.
Ama bu sene artık herşey değişti.
Atatürkün kurduğu Cumhuriyette yaşayanlar, Cumhuriyetin sayesinde bugünlere gelenler bu bayramı kaldıralım, şunu kaldıralım, insanları zorla stadyumlara toplamayalım diye bir masal anlatmaya başladılar.
insanları düşünüyormuş gibi yaparken, masal anlatmaya devam ediyorlar. Bazı insanlarda bu masala inanıyor, hükümetin sadece onları düşündüğünü sanıyor halbuki bugünlere gelirken Atatürkün onlar için ne kadar çabaladığını göz ardı edip, güzelim ulusal bayramları da hiç saymaya başlıyorlar.
Öyle günler görünüyor ki gözüme, gün gelecek Atatürk de kimmiş diyen bir gençlik yetişecek. Zaten şu an bile karşılaşıyorum orada burada Atatürke nefret besleyen gençleri ve aklım almıyor nedenini.
Ama bu sabah türk kanallarını zaplarken yinede gördüm 'Bayrağını al, bayramına gel' sloganına göre haraket edenleri. Stadyumlara zorla toplamayacağız insanları derken, bugün sokağa dökülen insanları teprik etmek istiyorum. Sanki masal anlatıcısının düşüncesi ters tepti, yada ben buna inanmak istiyorum.
Yurt içinde şu an hükümetinden memnun olanda var, olmayanda var. Sevende var, sevmiyende var. Bayramlarımızı yok edemezler diyende var, aman iyi oldu zaten biz katılmıyorduk kutlamalara diyenlerde var. Her görüşe saygı duymak zorundayım ama kabul etmek zorunda değilim.
Benim gözümde hiçde güzel bir yerlere gitmiyor ülkem, geriliyor aksine.

Yeri gelmişken çok sevdiğim bir şiiri sizlerle paylaşırken 19 Mayıs Atatürkü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı kutlarım.

Yıkın Heykellerimi

Ey milletim
Ben Mustafa Kemal'im
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim
Hala en hakiki mürşit değilse ilim
Kurusun damağım dilim
Özür dilerim


Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi


Özgürlük hala
En yüce değer
Değilse eğer
Prangalı kalsın diyorsanız köleler


Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi


Yoksa çağdaş medeniyetin bir anlamı
Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı
Baş tacı edebiliyorsanız
Sanatın içine tüküren adamı


Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi


Yetmediyse acısı şiddetin savaşın
Anlamı kalmadıysa
Yurtta sulh dünyada barışın
Eğer varsa ödülü silahlanmayla yarışın


Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi


Özlediyseniz fesi peçeyi
Aydınlığa yeğliyorsanız kara geceyi
Hala medet umuyorsanız
Şıhtan şeyhten dervişten
Şifa buluyorsanız
Muskadan üfürükçüden


Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi


Eşit olmasın diyorsanız kadınla erkek
Karaçarşafa girsin diyorsanız
Yobazin gazabından ürkerek
Diyorsanız ki okumasın
Kadınımız kızımız
Budur bizim alın yazımız


Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi


Fazla geldiyse size
Hürriyet cumhuriyet
Özlemini çekiyorsanız
Saltanatın sultanın
Hala önemini anlayamadıysanız
Millet olmanın
Kul olun
Ümmet kalın
Fetvasını bekleyin şeyhülislamın
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi
RAHAT BIRAKIN BENİ
Süleyman Apaydın

Dipnot: Bu sabah hiç bir şekilde bayramla ilgili yayın yapmayan TRT yede *yuh* diyorum yani 

13 Mayıs 2012

Ben almayayım a canım


Sil baştan başlamak gerek bazen. Şebnemin şarkısını söylüyormuş gibi oldum.
Evet bazen birşeyleri değiştirmek gerekiyor.
Mesela yararına değilde zararına konuşan insanları hayatından def etmek gibi.
Başkalarının derdini kendi sorunlarından daha üstün tutupda, sen başkaları için üzülürken, senin için üzülen birinin olmayacağını idrak etmek gibi.
Yada bulduğu aşkları yıllardır sürdürdüğü arkadaşlıklara değişen insanların, zamanı gelince yalnız kaldıklarında yine sana döneceğini bilmen gibi.
Çok yazık çok. Evet aşk gözünü kör etmiş olabilir senin. Ama sen seviyorsun diye, bende ayılıp bayılmam gerekmiyor ona. Kusura bakma ama heleki bu kadar küstah olan birine tahammül edecek durumda değilim ben. Sen sevgini sakın, koru onu gözün gibi, tamam anlayışla karşılarım. Sevgiye sonsuz saygım vardır ama beni bi zahmet muatap etme olurmu a canım.
Ama sunuda unutma. Aşk, sevgi geçici kavram, saygıdır önemli olan. Yarın öbür gün sevgide, aşkda bittiğinde, sana olan saygısını yitiren arkadaşlarını yanında bulamayınca anlayacaksın ne demek istediğimi.
Aslında demek istediğim – ben ne olursa olsun arkadaşlığın dostluğun çok yüksek yerlerde tutulması gerektiğine inananlardanım.