10 Ağustos 2013

Bayram Güncesi #1

Bayramın ilk gününü evde geçirdim. Komşularımız geldi gitti ve kuzenim. Onun haricinde pek bir şey olmadı aslında.

Ilk günün misafiri Sudem-Irmak

Bayramın ikinci günü olan Cuma günü kardeşimle birlikte leyleği havada gördük ve avrupanın en büyük havaalanı olan Frankfurt şehrinin çarşısında alışverişe gittik.
Bu şehir büyüklüğü ile bana her zaman büyülü geliyor fakat orada yaşamak istemezdim.


Çarşının ortasından geçen bu ağaçlı yolda duran banklarda oturup soluklanmak çok zevkli. Ağaçlarına bayılıyorum buranın ve yeri gelmişken #diren :) diyorum.



Bu şehirde yolda keman çalan mi ararsınız, takla atanlar mi ararsınız? Bir kız saatlerce keman çaldı. Etrafında toplanan insanlar onu sükûnetle dinledi.


Günde binlerce uçağın inip kalktığı Frankfurt havalimanına sahip olan bu şehir tabi ki turistlerin de ilgi odağı olunca ağaçlı yol üzerinde duran gökdelenlerin içinde bir sürü alışveriş merkezi var.
Meşhur MyZeil galerisinin içinde saatlerce dolandık.



Soldaki kardeşim Hasret Eylül sağda ki tatlı şirin Pınar da kardeşimin üniversite arkadaşı. Kendisi öğlen iş çıkışı bize katıldı.


Hafif bir şeyler atistiralim diyerek Galeria Kaufhof'un yedinci katında bulunan kafeteryasina uğrayıp pasta ve kahve ziyafeti çektik kendimize. Terasından ayrı şehri yukarıdan çektim.









Bu arada beş dakikanın içinde adınızı bir bilekliğe yazdırın tabelası ilgimi çekti. Biraz durup bileklikleri yapan adamı seyrettim de, gerçekten acayip bir hız ile bir misinanin etrafında seçtiğiniz iki renk ile adınızı yazıyor.


Birde karikatür şeklinde resim çizen bir bayan vardı. Kızcağız oraya oturdu ve önceden hazır olan bir geminin güvertesine kızın ve erkeğin resmini çizmeye başladı. Biraz seyrettikten sonra rahatsız etmemek için yanlarından ayrıldım ve alışverişe devam ettim. Bir saat sonra mağazadan çıktıktan sonra kız orada hala oturuyordu. Ben olsam cinnet geçirmiştim.


Birazda ben dinleneyim ama değil mi?


Sonra işten çıktıktan sonra benim lise arkadaşım da bu şehirde oturduğu için bize katıldı ve MyZeil galerisinin en üst katında bulundan moğol bir restoranda açık büfede yemek yedik. Fiyatı çok uygundu ve yorucu bir günün ardından istediğimiz kadar yemek yiyebilmemiz bizi cezbetti.



 


Eve döndüğümde mektup kardeşim Nalan'dan gelen mektubu görünce dahada bir mutlu oldum.

Ve sizi size hiçte yabancı olmayan bir ezgi ile başbaşa bırakıyorum :) 


10.08.2013 | Ahu Kader

4 yorum:

  1. Yukarıdaki cimcime pek bi cadıya benziyor. Sevimli cadılardan ama. Ne güzel bir gün geçirmişsiniz böyle yemekler, pastalar :D ohhh!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Anarsim, cok sevimli bir cadi o. Güzel bir gündü ya ama dolanmaktan yoruldum. Normalinde saatlerce carsi pazar, magaza gezen hatunlardan hic degilim, olamam da. Ben alacagimi bilecegim, gidip alip cikacagim.

      Sil
  2. Bizde ise sokak müzisyenlerini kovuyorlar. Ne büyük bir ayıp...

    Tatlılar güzel görünüyor bu arada. Afiyet olsun.. ;)

    Bilekliğe isim yazma olayını ben de yapıyordum zamanında.. Ancak 5 dakikada yapmak büyük başarı. Helal olsun valla kim yapıyorsa.

    Karpuz ilgimi çekti. Kabuğuyla mı veriyorlar öyle? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada kimsenin kimseyi kovduyu yok. Düsünsene Almanya gibi bir yerde türkce ezgiler caliyorlar, kimse bir sey demiyor. Acik büfelerde genellikle böyle kabugu ile veriyorlar karpuzu. :)

      Sil