22 Haziran 2015

Konstantiniyye Oteli

Zülfü Livaneli, zengin bir insan panoramasıyla İstanbul'un derinliklerine inerken şehrin büyülü, ama bir o kadar da acımasız atmosferiyle buluşturduğu okuru sıra dışı yolculuğa çıkarıyor.

2014 yılı Aralık ayının son günleri… Yedi yıldızlı Konstantiniyye Oteli'nin açılış günü ve erken bir yılbaşı kutlaması… İstanbul'un seçkin, kalburüstü simaları, Sultanahmet'teki eski Bizans sarayının kalıntıları üzerine yapılan otelde bir araya geliyor. Aralarında kimler yok ki? Politikacılar, belediye başkanları, Amerikan büyükelçisi, Fener Rum patriği, ünlü gazeteciler, gazete patronları, televizyon "yıldızlar"ı, eski ve yeni zenginler, büyük işadamları…

İstanbul'un yüzlerce yıldır yeraltında yatan ölüleri de davete çağrılmadıkları halde arzı endam etmekte sakınca görmeyip bu cümbüşe dahil oluyorlar. Ve elbette, bir otelin olmazsa olmaz çalışanları, garsonları, komileri, güvenlik görevlileri…

Velhasıl Konstantiniyye Oteli, aslında binlerce yıllık koskoca bir şehir olarak çıkıyor karşımıza. Değişen, dönüşen, ama barındırdığı şiddet nedense aynı kalan bir şehir… 





6 yorum:

  1. Livaneli´yi ilk okumaya basladigimda sonlardan ben de rahatsiz oluyordum, genelde sok bir son olmuyor zaten- 8 9 kitabini okuyunca, yazilarinda sonlara degil icerige önem verdigini anladim. Goodreads de herkes sonuna takmis genelde ama adamin yazi stili bu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklisin fakat yine de kitap hic bir yere baglanmiyor. Dedigim gibi bir sürü kahraman taniyorsun. O kadar.

      Sil
  2. Şuan o kitabı okuyorum ve hep olumsuz yorumlar aldım . ya çok seven var ya da hiç sevmeyen sevmeyen ağırlıkta :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nesrin canim dedigim gibi ilginc bir kitapti fakat sevip sevmedigime karar veremedim. Ama bir cok okurun ortak paydasi su ki kitabin sayfalarini kimse begenmemis. Kalitesiz gelmis.

      Sil
  3. konusunu tam olarak anlamadım :)

    YanıtlaSil